Merhaba Kült TV'nin araştıran insanları!
  Günümüz dünyasında binlerce şehir var.
  Ancak bu şehirlerin kökeni ilk şehir olan  esrarengiz eridu şehrine dayandığı düşünülmektedir.
  Bu videomuzda Eridu hakkında kapsamlı bilgiler  paylaşacağız.
  Eridu, Tell Abu Şahrein'in bugünkü arkeolojik  alanında bulunan Ur bölgesinin 24 kilometre
  güneyindeki güney Mezopotamya antik kentidir.
  Eridu, Eridug olarak da çevrildi, bu arkeolojik  alanın büyük önem taşıdığını söyleyen
  akademisyenlere göre Eridu ismi "güçlü  yer" veya "rehberlik yeri" anlamın da kullanılmaktadır.
  Kuruluşunda, büyük olasılıkla Basra Körfezi'ne  yürüme mesafesinde idi; Ancak, günümüzde,
  Eridu kalıntıları binlerce yıl boyunca  kıyı şeridinde biriken birikinti nedeniyle,
  şimdi Irak'taki Ebu Şahrein'deki körfezden  biraz uzakta konumlanmıştır.
  Şehrin günümüze kadar ulaşan kitabesinde  "Gökteki krallık indirildiğinde, krallık
  Eridu'daydı."
  Yazmaktadır.
  Bazı bilim adamları, erken Sümer döneminde  Eridu'nun kanallar vasıtasıyla haliç ile
  bağlantılı olduğunu ve Babil efsanelerine  göre, dünyada yaratılmış ilk şehir olduğunu
  iddia etmektedir.
  Sümer mitolojisinde belirtildiği gibi, antik  Eridu şehri, Büyük Deluge'den önce Dünya'da
  kurulmuş BEŞ antik kentten ilkidir.
  Öte yandan arkeologlar tarafından şu ana  kadar Eridu'dan daha eski bir şehir bulunamamıştır.
  Eridu, Mezopotamya havzasının en güneydeki  kenti ve tanrı Enki'nin oturduğu kentti.
  Etrafında köy ve kasabalar olmasına rağmen  sivil halktan pek az kişi özel izinle Eridu'ya
  işçi statüsünde girebilmekteydi.
  Yıllar içerisinde yaşlanan işçiler çalışamayacak  hale geldiklerinde kentte gördüklerini başkalarına
  anlatmamaları için idam edilirdi.
  Temmuz 2016'da UNESCO, Eridu'nun İnsanlığın  Karma Bir Mirası "Alt Mezopotamya'daki
  Sümer yerleşimlerinde yer alan arkeolojik  kalıntılarının bir parçası olarak, M.Ö.
  3.
  ve 4.
  Yüz yıllarda kurulmuş Fırat ve Dicle nehri  havzalarının kesiştiği yerde bulunan dünyanın
  ilk antik şehri ilan etti.
  Eski Sümer geleneği ve Sümer Kralları  listesinin de belirttiği gibi, Eridu, Marduk'un
  dünyayı yarattığı yer olan Mezopotamya'nın  en eski kentiydi.
  Kent ilk keşfedildiğinde Arkeologlar yirminci  yüzyılın araştırma tekniğiyle bile tarihinin
  M.Ö. en az 4900 yılına dayandığını  kanıtlamışlardır.
  Günümüzde bazı arkeologlarsa kentin M.Ö.  1.
  yüzyılda kurulduğunu öne sürüyor.
  Mısır bilimci David Rohl, Eridu'nun, yakın  dönem Babil kentlerinden ziyade orijinal
  Babil ve efsanevi Babil Kulesi olabileceğini  söylemektedir.
  Kentte M.Ö. 380 yıllarından kalma 1000  tane mezar keşfedilmiş.
  Ceset kalıntılarındaysa ilginç şekilde  radyasyona rastlanmıştır.
  Ayrıca cesetlerin beraberinde gömülen eşyalardan  yola çıkarak bu kişilerin rahipler ve soylular
  olduklarına kanaat getirilmiştir.
  Kentte bulunan kitabelere göre M.Ö. 2500  yılına doğru, Arkaik hanedan döneminde,
  Ur'un ilk hanedanlığından bir hükümdar,  Eridu'da Tanrı Enki için M.Ö. 300lerin
  sonunda, Amar-Sin zamanında, büyük bir  saray inşa etti.
  Ve Ziggurat, Ur'daki üçüncü hanedan döneminde  dünyanın en önemli merkezi konumundaydı.
  Yine yazıtlara göre Kent kurulmadan önce  dünyaya uçan atlarla 3 Tanrı indi.
  Dönemin önde gelenlerine Eriduyu inşa etmelerini  söyleyerek inşa tekniklerini öğretti.
  Diğer 2 tanrı uçan atlarıyla tekrar göklere  dönerken Tanrı Enki insanlığa bir lütuf
  olarak Eridu'da kaldı.
  Eridunun inşaası esnasında bazı işçiler  aylaklık edince Tanrı Enki çok kızdı
  ve aylaklık eden işçileri yıldırım çarpıp  öldürdü.
  Sümer Kralları listesine göre, cennetin  saltanatının halefleri olan ilk mitolojik
  krallar Eridu'nun krallarıdır.
  Çünkü Tanrı Enki büyük tapınakta sadece  krallarla görüşürdü.
  Krallar Tanrı enkinin buyrukları doğrultusunda  ülkeyi yönetir, savaşlar yapar, kanunlar
  çıkartırlardı.
  Bu itaatlerine karşılıkta Tanrı Enki onlara  uzun ömür bahşederdi.
  Bahse konu anlatımlar keşfedilmiş pek çok  başkaca Sümer kitabelerinde de aynen geçmektedir.
  Eridu'da, sırasıyla Alulim kral oldu; 288  yıl hükmetti.
  Yerine gelen Alalngar 360 yıl hükmetti.
  Ardından isimleri henüz bilinmeyen 2 kral;  648 yıl daha hükmetti.
  Tabletlerin son kısmıysa Eridu'nun düşünü  anlatmaktadır.
  Bir gece ortalığı büyük bir çığlık  ve ışık kapladı.
  Gece güne döndü soylular sokaklarda korku  içerisinde koşuşturuyordu.
  Büyük bir gürültüyle Tanrı Enki'nin  uçan atı tüm şehrin üzerini kapladı
  ve yıldızlara doğru yükselerek Eridudan  ayrıldı.
  Ardından geçen günlerdeyse Eridu düştü  ve krallık Bad-Tibira'ya götürüldü.
  Günümüzde Eridu'da arkeologlarca keşfedilen  büyük tapınağın sütunları muazzam şekilde
  samanyolu galaksisinin küçük ölçekli  bir maketi şeklinde konumlandırılmıştır.
  Ayrıca yine tabletlerde Tanrı Enki'nin  birlikte geldiği diğer Tanrıların dönmesinin
  ardından günümüz telsizlerine benzer bir  cihaz vasıtasıyla diğer Tanrılarla her
  daim iletişim kurduğu anlatılmaktadır.
  Yine Eridu'da keşfedilen 1000 kişilik  mezardan çıkan eşyaların pek çoğu yıldızları
  ve güneş sistemini sembolize eden minyatür  broşlar şeklindedir.
  Şehrin su ihtiyacını karşılayan sistemse  son derece kayda değerdir.
  Günümüzde bir kısmı halen ayakta duran  bir yer altı künk sistemi mevcuttur.
  Bu sistem Fırat'ın suyunu şehre taşımak  üzere inşa edilmiştir.
  Fakat dikkat çeken kısım o dönemde Eridu  şehri rakım olarak Fırat'tan çok daha
  yüksek bir konumda olmasıdır.
  Günümüzde hidaroforlar vasıtasıyla yukarılara  doğru rahatça pompalanan suyu o dönemlerde
  nasıl bir teknoloji veya teknik kullanılarak  16 km boyunca pompalanıp Eridu şehrine ulaştırıldığı
  halen bir muammadır.
  Dünya çapında tartışılan Anunnaki söylencelerininde  temeli büyük ölçüde Eridu şehrinde keşfedilen
  işte bu anomalilere dayanmaktadır.
  Rusya doğumlu ünlü araştırmacı Sitchin,  Sümer tabletlerini, Sümerceyi akıcı olarak
  öğrendikten sonra bir mit değil de anlaşılan  ve algılanan haliyle yazılmış olacağı
  düşüncesi ile yorumlamaya başalar ve sonrasında  arkeolojik bulguların kendi teorisini desteklemesiyle
  birlikte yazılı tarihin hiçte gerçekleri  yansıtmadığı düşüncesine sahip olur.
  Sitchin in yaptığı araştırmalarının  sonucu İncilde geçen Nefilim ile Sümer
  in sözünü ettiği Anunnaki aynı şeydir.Ve  bu düşünce Farmasonluktan Thule derneğine
  kadar tüm üst yönetimlerin bildiği ve  benimsediği bir düşüncedir.
  Anunnaki'nin hikayesi şudur; Bundan 450,000  yıl önce bir grup insan benzeri uzaylı
  varlık, Dünya denen gezegene geldiler.
  Geldikleri gezegen, Sümerlilerin adına "Nibiru"  dedikleri, antik Sümer edebiyatında "12.
  Gezegen" olarak tanımlanmaktadır.1981 yılında  Amerikalı astronomlar, Güneş Sistemimiz'de
  onuncu bir gezegen olabileceği üzerinde  çalışıyorlardı.
  Dünya çevresinde dönen bir uydu teleskopun  kaydettiği görüntüler ve Platon'un yörüngesindeki
  düzensizlikler, bilim insanlarını başka  bir gezegen olacağı fikrine itmiştir.
  Birleşik Devletler deniz kuvvetleri gözlem  evinin kanıtları doğruysa; bu, Sümerlerin
  astronomi alanında ne kadar ileri düzeyde  olduklarının bir kanıtıdır.
  Sümerler, Ay ve Güneşi de Güneş sistemi  içine dahil ettikleri için; bu 12 rakamı,
  şaşırtıcı olarak doğrudur.
  Sümerlerin Uranüs, Neptün ve Plüton gibi  gezegenleri son derece doğru bir şekilde
  tanımlamış ve diyagramlarını hazırlamış  olmaları ve bunların bir teleskop olmadan
  yapılabilme olasılığının imkansızlığı,  Sümerler hakkında bize bir tasarım yapmamızı
  sağlar.
  Hele bu gezegenlerden Uranüs'ün 1781, Neptün'ün  1846 , Plüto'nun 1930 yılında bulunduğu
  dikkate alınırsa...
  Uzun zamandır mit olarak düşünülen atik  Sümer metinlerinin son yorumları, özelliklede
  yaratılış destanı olarak bilinen Enuma  Elish, güneş sistemimizin son durumu hakkında
  inanılmaz bilgiler sunar.
  Sümer metinlerinde, dört milyar yıldan  uzun bir süre önce Nibura adında gezgin
  bir gezegenin güneş sistemimize girdiğini,  Tiamat denen denen büyük bir gezegeni kıl
  payı ıskaldığı bunu sonucunda ciddi yer  çekimi sorunları ortaya çıktığı açıklanır.Daha
  sonra nibiru –babil dilinde Marduk , bir  kez daha geldiğinde , Tiamat gerçekten vuruldu
  ve Nibiru nun görevli ayları tarafından  bombalandı.Tiamat ın çeşitli boylardaki
  parçaları asıl yörüngesinde kalarak asteroit  kuşağını oluştururken gezegenin diğer
  yarısı güneşe yakın yeni bir yörüngeye  fırladı , bu parça zaman içinde dünya
  yı meydana getirdi.Nİbiru nun aylarından  biri olan Kingu bizim şuanki ay olarak bildiğimiz
  Ay haline geldi.
  Genel Sümer tarihçesi, dünyayı binlerce  yıldır 'Tanrılar' olarak adlandırılan
  varlıklar tarafından yönetilen bir zamanı  eşi benzeri görülmemiş şekilde açıklıyor.
  Bilim adamları bu yüzden Sümer tarihçesini  mitolojik ve hayal ürünü olduğunu olup
  inanılmaz derecede uzun hüküm süreleri  boyunca yaşayan hükümdarların gerçek
  olmadığını yazılanların sadece eski  insanları abartılı anlatımları olduğunu
  söylüyorlar.
  Buna gerekçe olarak da bir kralın ne kadar  uzun süre hüküm sürerse saygınlığının
  ve prestijinin o kadar fazla olduğu realitesini  öne sürüyorlar.
  Ancak bu söylemleri elde ki verilerle uyuşmuyor.
  Eridu Mazapotamya'nın en büyük akifer  ağının üzerine konumlandırılmıştı.
  Bu bir tesadüfmüydü?
  Günümüzde yapılan ölçümlerde yer altından  halen yüksek miktarda enerji salınımı
  olduğu anlaşılmaktadır.
  Sizlerde bu esrarengiz anktik kenti incelemek  isterseniz koordinatlarının videonun açıklama
  kısmına bırakıyorum.
  Tüm soru görüş ve önerileriniz için  bana instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz.
  Araştırmalarımızın gelişerek devam edebilmesi  için videoyu facebook twitter gibi sosyal
  ağlarda paylaşmayı, yeni videolarımızdan  haberdar olup araştıran insanlar topluluğuna
  katılmak için Kült TV ye abone olmayı  unutmayın gelecek videoda görüşünceye
  kadar hoşçakalın araştıran insanlar!
     
Không có nhận xét nào:
Đăng nhận xét