Merhaba Araştıran İnsanlar! Felsefe Taşı dizilere, filmlere, romanlara
konu olmuş dünyanın en efsanevi taşıdır. Kurşundan altın yapma özelliğiyle bilinir.
Uzun yıllar gezginler, seyyahlar ve simyacılar tarafından aranmış, ancak bir sonuca ulaşılamamıştır.
Günümüzde de bu arayış halen devam etmektedir. İşte bu taş hakkında gizemli bilgileri
paylaşacağımız bir videoyla sizlerle beraberiz. Felsefe taşı ezoteride iki ayrı anlam ifade
etmektedir ilki fiziki bir taştır ve elementler üzerinde etkiye sahiptir. Simya ilmine göre
dokunduğu her nesneyi altına dönüştüreceğine inanılır. Ancak hemen belirteyim Kimya bilimine
göre herhangi bir maddeyi altına dönüştürmek mümkün değildir. Zira altın bir bileşik
değil bir elementtir. Fakat bu olgunun güncellenmesi gerekmektedir. Keza bu konuda kimyagarlar
yeni tez çalışmaları yürütmektedir. Nitekim günümüz teknolojisi ile laboratuvar
ortamında yapay şekilde pek çok element üretilmeye başlanmış buda şimdiye kadar
yüzlerce yıldır kabul gören az evvel bahsettiğimiz kimya biliminin her hangibi bir maddenin altına
dönüştürülmesi mümkün değildir tezini çürütmüştür. Bu taşı elde edebilmek
için birçok formül ve deneme yapılmıştır. Bu çalışmaları gerçekleştirenlerin pek
çoğu altın elde etmekte başarısız olmuşlardır. Yine de tarihi kayıtlarda bazı kişilerin
bu hedeflerine ulaştığını gösteren belgeler mevcuttur. Öte yandan bu çalışmalar modern
kimyanın temellerinin atılmasına vesile olmuştur. Felsefe taşı Simyacıların iki
büyük hedefinin anahtarı olarak görülmüştür. Maddeyi altına çevirmek ve ölümsüzlüğü
bulmak. Bu taşın her dokunduğu maddeyi altına çevirmesinin yanında bu taştan
elde edilecek iksirin ölümsüzlüğü sağladığı düşünülür. Ayrıca Avrupa'da müzelerde
simyacılara ait olduğu düşünülen orta çağdan kalma taşı kullanmaya yaradığına
inanılan pek çok mekanizma sergilenmektedir. Felsefe taşı iç simyada dış simyadakinden
farklı olarak yorumlandığından, farklı bir anlama gelir. Ayrıca J. K. Rowling'in
yazarı olduğu Harry Potter serisinde adı bolca geçmektedir. Kitaba göre Simyacı
Nicolas Flamel taşı bulmuş ve 666 yaşındadır. Filmde bahsedilen bu durumu incelediğimizde
tarihi kayıtlarla da kısmen örtüştüğünü görmekteyiz. Flamelden en çok Wilhelms Von
Oranien'in özel doktoru olan Avrupa'nın saygın bilim adamlarından bir tanesi Jean
Frederick Helvetius'un anılarında bahsedilir. Helvetius aynı zamanda simya alanında ismi
en çok geçen insanlardan biridir. Daha 1776 yılının başlarında maddenin değişimi
hakkında ayrıntılı bir rapor hazırlamış ve yayınlaşmıştı. Onun bu bilimsel makalesi
bu gün bile itibar görmektedir. Ancak ona maddenin değişimi konusunda asıl ününü
kazandıran kendi çalışmalarından çok Flamel'in yaptığı çalışmaların güvenilir
bir Tanığı olmasıdır. 27 Aralık 1666 günü sabahı tanımadığı bir yabancının
kendisini ziyaret ettiğini anlatır. Bu yabancı çok iyi giyimli olmamasına rağmen rahat
tavırlarıyla dikkat çekmekteydi. Son derece kendini beğenmiş ve kendinden emin bir duruşu
vardı. Selam verdikten sonra Helvetius ile görüşmek istediğini söyledi. Adam kendini
sanatkar Flamel olarak tanıttı. O dönemde sanatkar kelimesi simya alanında sırrı
bilen anlamında kullanılmaktaydı. Yabancı, Helvetius'a: "- Simyacıların eserlerinde
bahsettikleri felsefe taşının rengini bilmenize, bileşimi ve özellikleri konusunda bu kadar
engin bilgi sahibi olmanıza rağmen onu kendiniz üretmeyi niye düşünmediniz?" diye sordu.
Helvetius "- Denedim, ancak beceremedim." karşılığını verince, adam elinde tuttuğu
küçük bir çuvalın içinden üzerinde garip desenler olan, küçük fildişi bir
kutu çıkarttı. Kutunun içinde sarı cam parçasını anımsatan bir cisim duruyordu.
Adam "- Bu küçücük parçacıktan 20 ton altın elde etmeye yetecek kadar -boya-
bulunuyor" dedi. Boya simyada transmutasyonu sağlayan felsefe taşının bir başka adıydı.Bu
küçük parçayı elinde bir süre tutarak inceleyen helvetius istemeye istemeye taşı
sahibine verdi ve soru : "- Taş, niye yazılarda anlatılan renkte değil?". adam yeniden
kendinden oldukça emin bir şekilde rengin hiç bir anlam ifade etmediğini asıl önemli
olanın taşın kullanıma hazır olup olmadığı olduğunu anlattı. Helvetius taştan küçük
bir parçayı kendisine vermesini rica etti, yabancı kabul etmedi. Bu kez alim, en azından
kendi gözleri önünde bir değişim yapması ricasında bulundu. Adam bunu da reddetti.
"- Tekrar geleceğim!!!" diyerek Helvetius'un yanından ayrıldı. Gerçekten de bu tarihten
sonra bir kaç kez daha bilim adamını ziyarete geldi. Bu ziyaretlerinden birinde taştan
bir parçayı kopartarak Helvetius'a vermeyi kabul etti. Helvetius anılarında" Bana
hardal tanesi iriliğinde küçük bir parça verdi. Sanki dünyanın en büyük hediyesini
veriyor gibi davranıyordu. Ben bu parçanın dört kurşun tanesini bile değişime uğratmaya
yetmeyeceğini söyleyince, o halde taşı geri vermemi istedi. Ben daha büyük bir
parça vereceği umudu ile taşı kendisine geri verdim. halbuki o minicik parçayı bir
kez daha ikiye bölerek yarısını kendine alıp diğer kısımını bana geri verdi.
"- Size bu kadarı bile yeter!" diyerek söylendi. Yabancı bu parça ile 15 gramdan
fazla kurşunu kolayca altına dönüştürebileceğini söyledi. Daha önce bir çok kereler denemeler
yapmış olan Helvetius için elindeki minik parça hiç bir anlam ifade etmiyordu. Flamel
yanında aletlerinin olmadığını tekrar geldiğinde işlemi Helvetius'un gözleri
önünde yapacağını söyledi. Ancak Elias hiç bir zaman gelmedi. İddia edildiği gibi
Flamel bir şarlatan olsaydı, mutlaka Helvetius'un gözünü boylamak için gelirdi ve belki
de yanında getireceği kurşunlarla deneyi kendisi yapardı, ama gelmedi. Aradan bir
süre geçtikten sonra Helvetius karısının zorlaması ile deneyi kendisi yapmaya karar
verdi: "Karıma boyayı yani minik parçacığı balmumuna bulamasını söyledim. Bu arada
ben de bir miktar kurşun hazırladım. Sonra balmumu ile kaplı boyayı kurşunun üzerine
tutturdum. Her ikisini ateşe tuttum. Balmumu ıslığa benzer bir ses çıkartarak erimeye
ve kurşuna işlemeye başladı öve on onbeş dakika sonra eriyen kurşun saf altına dönüştü.
Hal değişimiminden önce kurşun oldukça parlak yeşil bir renk almıştı, ben dökünce
kan gibi kırmızı oldu. Altını alarak hemen bir kuyumcuya gittik. Adam bunun gördüğü
en iyi cins altın olduğunu söyleyerek karşılığında 50 Florin teklif etti." Helvetius elindeki
az bir miktar felsefe taşı ile pek çok deneme yapmış başarılı olmuş ve bunları
kayıt altına almıştır. Helvetius'un kurşundan altına çevirdiği parçaların
bazılar bugün Fransa'da müzelerde sergilenmektedir. Paulo Coelho'nun kitabı Simyacı kitabında
bu taştan bahsetmektedir. Taşı yıllarca fırında pişirdikten sonra küçük bir
parçası bile kurşunu altın yapabiliyor ve içinde çıkan bir su yaşlanma genlerini
baskılayarak insanı genç tutuyor. Felsefe taşının ikinci anlamı ise mecazidir
ve V.İ.T.R.İ.O.L. kelimesi ile anlatılmaya çalışılan; içimizde arayıp bulabileceğimiz
ezoterik bilgelik ve akıl taşıdır. Simya, hem doğanın ilkel yollarla araştırılmasına
hem de erken dönem bir ruhani felsefe disiplinine işaret eden bir terimdir. Simya ile ilk olarak
Mezopotamya, Eski Mısır, İran, Hindistan ve Çin'de uğraşılmıştır. Klasik Yunan
döneminde Yunanistan'da, Roma İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü coğrafyada, önemli İslam
başkentlerinde ve daha sonra 19. yüzyıla kadar Avrupa'da simyaya ilgi duyulmuştur.
Batı simyası her zaman, kökleri ünlü simyacı Hermes Trismegistus'a uzanan ve bir
felsefi-spiritüel sistem olan Hermetizm'le yakından bağlantılı olmuştur. Simya ve
Hermetizm, 17. yüzyılın önemli bir ezoterik ekolü olan Gül-Haç cemiyetinin doğuşunda
da etkili olmuştur. Simyaya göre görünen iki element, Toprak ve Su, içlerinde görünmeyen
iki elementi de barındırmaktadırlar: Ateş ve Hava. Simyada Platon döngüsü denilen
kavrama göre elementler arasında sürekli bir de dönüşüm vardır. Ateş Havaya,
Hava Suya, Su Toprağa ve Toprak Ateşe dönüşmekte olup bu döngü bu şekilde sürmektedir.
Bir yazar, "Sadece felsefe taşını yapmayı bilen kişi, onunla ilgili sözlerin anlamını
bilir." der. Simyada "İlk madde"yi elde etmek, tüm madenlerin türediği madde cevherini
elde etmek değil, ruhsal varlığın ilk halini, yani maddi dünyada doğmadan önceki
saf hali, saf şuur halini elde etmek anlamına gelir.
Vitriol bir simya terimidir. Latince'de 7 sözcükten oluşan "Visita Interiora (Interiorem)
Terræ (Tellus) Rectificando Invenies Occultum (Operae) Lapidem" cümlesindeki sözcüklerin
baş harflerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş sembolik bir ifadedir. Bu cümle Türkçe'ye
"Dünyanın derinliklerini içini ziyaret et, arıtırken gizli taşı (felsefe taşı'nı)
bulacaksın." biçiminde çevrilir. Bu cümledeki yeraltına inme sembolizmiyle belirtilmek
istenen, cehenneme iniş olarak ifade edilen deneyimdir. Arzın merkezi iç dünyamızdır;
ve bilgelik içimizde yatmaktadır. Ezoteride Mecazen Felsefe Taşı her insanda vardır.
Ona bir taşa benzediği için değil, sadece sabit özelliğinden dolayı taş denilir,
ateşin etkisine karşı koymada herhangi bir taş kadar başarılıdır... Özelliği
ruhsaldır. O bir ruh veya mükemmellik timsalidir. Akıl, tekamülün birincil aracıdır. Tekamülün
amacı ise, hakikati aramaktır. İnsan, Tanrıya ulaşma yolunda büyük bir aleve dönüşebilecek
kıvılcımı kendi varlığı içinde saklamaktadır. Önemli olan bu kıvılcımın ortaya çıkartılmasıdır.
Bu felsefe taşıdır. Tekamül, her bireyin kendi kapasitesi ile sınırlıdır. Eski
bir deyişle, Bilgi bir denizdir ancak her akil birey ondan, kendi elindeki kabın büyüklüğü
kadar su alabilir. Aranan Felsefe Taşı, ötede beride değil, bizzat insanın içinde,
gönlündedir. Anlatılmak istenen, çeşitli bilinçaltı, cehalet, önyargı mertebelerinin
ıslahından, yani taşın pürüzlerinin giderilmesine başlayarak, insanın kendi
kendini sağlam bir bilinç ve karakter yapısı üzerinde yeniden inşa etmesidir. Yani, aradığı
özü, kendi içindeki felsefe taşının içindedir. Bu bağlamda Felsefe taşı da
mutlak olana, tanrısal öze kavuşturan bilinç anlamını kazanmaktadır. Öyleyse kendi
içindeki Tanrısal özü bulmak isteyen kişi, tıpkı maddenin saflaştırılması gibi,
kendi içine dönerek kendini saflaştırmalı ve gizli olan, içindeki Felsefe Taşına
ulaşmalıdır. Felsefe taşı arayışı bir saflaştırmadır. Yer altı dünyası
denilen kendi benliği içerisinde yol alış ve kendini tanımaktır. Tüm boş inançlardan
ve bağnazlıklardan uzaklaşmaktır. Özündeki kötülükleri ve iyilikleri ortaya çıkarmaktır.
Bencillikten uzaklaşmaya başlamaktır. Felsefe taşı, bir anlamda kendi kendini yargılama,
vicdani hesaplaşma yani sembolik olarak cehenneme iniş ve ejderi öldürüştür. Yaşarken
ikinci doğuştur. Kendini tanıma, bulduğu felsefe taşını yontmadır. Bunu gerçekleştirmek
için yola çıkan kimse, bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır.
Tüm soru görüş ve önerileriniz için bana instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz.
Araştırmalarımızın gelişerek devam edebilmesi için videoyu facebook twitter gibi sosyal
ağlarda paylaşmayı, yeni videolarımızdan haberdar olup araştıran insanlar topluluğuna
katılmak için Kült TV ye abone olup bildirimleri açmayı unutmayın. Gelecek videoda görüşünceye
kadar hoşçakalın araştıran insanlar!
Không có nhận xét nào:
Đăng nhận xét